İstihbarat, Avusturya'nın bir casus cenneti olduğunu doğruladı
Onlarca yıldır Avusturya, yurt dışından gelen gizli servisler için tercih edilen operasyon bölgesi olmuştur. Avusturya karşı istihbaratı şimdi bunu resmen onayladı. Ülkede en fazla istihbarat faaliyeti gösteren ülkeler ise Rusya, Çin, İran ve Türkiye olarak gösterildi.
Avusturya Anayasayı Koruma Teşkilatı [BVT] ve Devlet Güvenlik ve İstihbarat Teşkilatı Müdürlüğü [DSN] raporunda, “Karşı İstihbarat Zayıflığı” kabul edilerek, "Yabancı devletler Avusturya'nın tarafsız topraklarını istihbarat faaliyetleri için tercih edilen bir faaliyet alanı olarak kullanmaya devam ediyor" dendi.
Onlarca yıldır Avusturya, yurt dışından gelen gizli servisler için tercih edilen operasyon bölgesi olmuştur. Avusturya karşı istihbaratı şimdi bunu resmen onayladı.
Bunun bir nedeni, "nispeten çok düşük ceza tehdidi nedeniyle Avusturya topraklarında faaliyet göstermeyi cazip kılan" yasa durumudur, yakın zamanda yayınlanan Anayasa koruma Raporuna göre, ülkede istihbarat çalışmaları yürüten ana aktörler olarak Rusya, Çin, İran ve Türkiye gösterildi.
Karşı İstihbarat Zayıflığı
İstihbarat görevlileri raporda, "Yabancı devletler Avusturya'nın tarafsız topraklarını istihbarat faaliyetleri için tercih edilen bir faaliyet alanı olarak kullanmaya devam ediyor" diye yazıyor. Hukuki durum, iyi jeopolitik durum, ülkenin ekonomik gücü ve bir dizi uluslararası örgütün varlığının yanı sıra, yerli karşı istihbaratın zayıflığı da olumlu bir faktör olarak belirtiliyor.
Devlet Güvenlik Müdürlüğü [DSN], Avusturya istihbarat servislerinin "keşifte diğer Avrupa servislerine kıyasla, yalnızca asgari düzeyde istilacı güçlere dayanabileceğini ve bu güçlerle yabancı istihbarat servislerinin federal topraklardaki operasyonlarını kanıtlamanın zor ve hatta neredeyse imkânsız olduğunu" söylüyor.
Raporda, casusluklar, öncelikle elçiliklerde, kulüplerde, kültür merkezlerinde, basın ajanslarında, havayollarında ve diğer şirket lokasyonlarında sözde "yasal konutlar" kisvesi altında gerçekleştirildiğine dikkat çekiliyor.
Büyükelçiliklerde görev yapan istihbarat görevlileri, diplomatik statü ile cezai kovuşturmaya karşı kendilerini koruduklarını belirten rapor, ilgili kişilerin sorumluluk alanlarının sadece Avusturya'yı değil diğer AB ülkelerini de kapsadığına yer veriyor.
Avusturya istihbaratına göre, burada amaç, aynı zamanda, "çoğu zaman ülkenin hukuk sistemiyle bağdaşmayan" araçlar kullanarak kendi diasporasını kontrol etmektir.
DSN'YE göre, bu konuda son yıllarda "Muhbirlerin" daha fazla işe alınması tespit edildi.
Raporda bazı ülkelerin daha yoğun çalışma yürüttüğüne yer verildi. Bu ülkelerin başında, Rusya, Çin, İran ve Türkiye en önemli casusluk aktörleri olarak gösteriliyor.
En tehlikeli olarak görülen ülke Rusya. Rusya’nın Avusturya istihbarat servisleri ve güvenlik yetkilileri hakkında casusluk yaptıkları söylenirken, diğer üç ülke açıkça herhangi bir ilgili faaliyetle suçlanmıyor.
Çin, Avusturya hakkında "yabancı askeri kuvvetlerin askeri kapasiteleri hakkında bilgilerin yanı sıra askeri referanslı bilimsel ve teknolojik bilgiler" topluyor.
İran, askeri özel birim Kudüs Gücü "önemsiz olmayan bir rol oynuyor". İran istihbaratı, "yalnızca bölge dışı askeri operasyonlarda değil, aynı zamanda istihbarat toplamada da uzmanlaşmıştır."
Raporda Türkiye bölümünde, Türk istihbaratının daha çok, rejim karşıtlarına, Gülen hareketine ve PKK’ya odaklanıyor denmekte.
Tehditler
Rapor, gelecek için en büyük tehditleri, özellikle yüksek teknoloji, diplomasi, hükümet yetkilileri ve akademi alanlarında muhbirleri işe alma girişimlerinin yanı sıra sahte haberler, çevrimiçi trolleme [kasıtlı karalama] şeklindeki dezenformasyon kampanyalarında görüyor. İnternet) ve doxing [gizli E-Postaları ve belgeleri yayınlama].
Bu tür bir etki "bir ülkenin ruh halini kendileri için yararlı bir yöne yönlendirmek için bir devleti istikrarsızlaştırma, huzursuzluk ve belirsizlik yaratma ve kamuoyunu etkileyerek toplumu kutuplaştırma amacına hizmet eder" denildi. | © DV