Türk toplumunda kahvehaneler, yıllardır bir buluşma noktası olarak varlığını sürdürüyor. Ancak bu mekânlarda yaygın olan okey ve kâğıt oyunları, bireylerin saatlerce zaman harcadığı, üretkenlikten uzaklaştığı bir alışkanlığa dönüşmüş durumda. Gelişmiş ülkelerde kahvehaneler daha çok sosyal etkileşim, iş görüşmeleri veya kişisel gelişime katkı sağlayan aktiviteler için kullanılırken, Türkiye’de hâlâ bu oyunlara bağımlı bir kültür hâkim.
Bu oyunların tarihi Osmanlı dönemine kadar uzansa da, günümüzde artık bir eğlenceden çok zaman israfına dönüşmüş olduğu açıkça görülüyor. Avrupa ülkelerinde kahvehaneler daha çok kitap okuma, çalışmak, sohbet etmek ya da kültürel etkinlikler için kullanılıyor. Ancak Türkiye’de birçok kişi işten çıktıktan sonra ya da gün içinde saatlerce okey ve kâğıt oynayarak vaktini boşa harcıyor. Bu da bireysel gelişimin önüne geçerken, toplumun genel olarak daha verimsiz bir yaşam tarzı benimsemesine neden oluyor.
Birçok kişi için bu oyunlar, sosyalleşmenin bir parçası olarak görülse de, aslında bireyleri üretkenlikten uzaklaştırıyor ve zamanlarını gereksiz yere tüketmelerine yol açıyor. Özellikle gelişmiş ülkelerde kahvehaneler, bir şeyler öğrenmek, üretken faaliyetlerde bulunmak veya yeni fikirler geliştirmek için değerlendirilirken, Türk kahvehanelerinde bu oyunlar adeta vazgeçilmez bir rutin hâline gelmiş durumda.
Zamanın en kıymetli kaynak olduğu günümüzde, bu oyunlarla geçirilen uzun saatlerin kişisel gelişime, ekonomiye veya toplumsal ilerlemeye nasıl bir katkı sağladığı sorgulanmalı. Türk toplumu olarak, bu oyunlarla kaybedilen zamanı daha faydalı alanlara yönlendirmek, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi kahvehaneleri daha verimli kullanmak artık bir zorunluluk hâline gelmeli.
haber Avrupa Medya