ABD’nin baskısıyla Ukrayna ile Rusya arasında zorla kabul ettirilecek bir barış anlaşması, Avrupa’nın ekonomik dengelerini sarsabilir. Özellikle Avusturya, Doğu Avrupa’daki yatırımları nedeniyle bu durumdan doğrudan etkilenecek ülkelerin başında geliyor. Viyana Ekonomi Araştırmaları Enstitüsü (wiiw) uzmanları, Avusturya’nın Doğu Avrupa’daki en büyük yatırımcılardan biri olduğunu belirterek, bölgedeki ekonomik belirsizliğin ülke ekonomisine ciddi baskı oluşturacağını vurguluyor.
Doğu Avrupa’daki Belirsizlik Avusturya’yı Tehdit Ediyor
Wiiw Genel Müdür Yardımcısı Richard Grieveson, Donald Trump’ın NATO müttefiklerine yönelik güvenlik garantilerini sorgulamasının, Estonya, Polonya ve Romanya gibi ülkelere yatırım yapma konusunda iş dünyasını temkinli hale getirdiğini belirtiyor. Ukrayna başta olmak üzere Doğu Avrupa’daki ülkeler, yatırımcıların belirsizlik nedeniyle geri çekilmesiyle büyük ekonomik kayıplar yaşayabilir.
Zorla dayatılacak bir barış, Avrupa’nın savunma harcamalarını da artıracak. Askeri harcamaların azalmasıyla elde edilen bütçe tasarrufları sona erecek ve devletler sosyal ve ekonomik projelere ayıracakları kaynağı kaybedecek. Bu durum, Avrupa genelinde ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyecek.
Ukrayna, “İkinci Belarus” Olabilir mi?
Ukrayna uzmanı Olga Pindyuk, savaşın sona ermesiyle birlikte ülkeye yapılan yatırımların durma noktasına gelebileceğini ve Kiev yönetiminin ekonomik olarak Moskova’nın etkisi altına girebileceğini ifade ediyor. Eğer Ukrayna, Rusya’nın şartlarını kabul etmek zorunda kalırsa, Putin yönetimi işgal ettiği doğu bölgelerindeki kaynakları sömürerek kendi ekonomisini güçlendirmeye çalışabilir.
Özellikle nadir toprak elementleri, petrol ve doğalgaz gelirlerinin Ukrayna’nın yeniden inşası için kullanılmayacağı öngörülüyor. Bunun yerine Rusya’nın bu kaynakları kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmesi bekleniyor. Bu da Ukrayna’nın ekonomik bağımsızlığını kaybetme ve Belarus gibi Kremlin güdümünde hareket eden bir ülkeye dönüşme riskini doğuruyor.
Rusya Kısa Vadede Kazanabilir Ama Uzun Vadede Zorlanacak
Rusya uzmanı Vasili Astrov’a göre, Moskova savaşın sona ermesiyle ilk etapta kazançlı çıkabilir gibi görünse de, orta vadede ciddi ekonomik zorluklarla karşılaşacak. Savaş ekonomisine yapılan aşırı harcamaların sona ermesi, askeri üretime dayalı sektörleri olumsuz etkileyebilir. 2023’te GSYİH’sinin %6,5’ini savunmaya ayıran Rusya’da, savaş sonrası askeri harcamaların düşmesiyle birlikte ekonomik durgunluk yaşanabilir.
Ayrıca Kremlin, işgal ettiği Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporizhia gibi bölgeleri sübvanse etmek zorunda kalacak. Bu bölgelerin yeniden inşası ve altyapı yatırımları, Moskova için uzun vadeli bir mali yük oluşturacak.
ABD’nin Önceliği Ekonomik Avantajlar
Wiiw uzmanları, ABD Başkanı Donald Trump’ın Rusya’yı gerçek bir tehdit olarak görmediğini ve Doğu Avrupa’daki gelişmelere fazla ilgi göstermediğini belirtiyor. Trump’ın asıl hedefinin, enerji fiyatlarını düşürerek ABD iç piyasasında enflasyonu kontrol altına almak olduğu ifade ediliyor.
Eğer Trump, Rus gazının küresel piyasalara yeniden girişine izin verirse, doğalgaz fiyatlarının düşmesiyle birlikte ABD’li tüketiciler için yaşam maliyetlerini azaltabilir. Bu hamle, Amerikan işçi sınıfının desteğini kazanma stratejisinin bir parçası olarak görülüyor. Ancak bu süreç, Avrupa ve özellikle Avusturya gibi Doğu Avrupa ile güçlü ekonomik bağları olan ülkelerde ciddi baskılar oluşturabilir.
Avusturya İçin Tehlike Çanları Çalıyor
Zorla kabul ettirilecek bir barış anlaşması, Avusturya için ekonomik riskleri de beraberinde getiriyor. Doğu Avrupa’daki yatırımların azalması, ticaret hacminin daralması ve Avrupa genelinde savunma harcamalarının artması, Avusturya ekonomisi üzerinde baskı yaratacak.
Öte yandan Rusya’nın uzun vadede ekonomik sıkıntılar yaşaması beklenirken, ABD’nin bu süreçten en az etkilenen ülke olarak çıkacağı öngörülüyor. Avrupa ise hem ekonomik hem de siyasi olarak zorlu bir döneme girmeye hazırlanıyor.
haber Avrupa Medya